TURLARIMIZ

Anasayfa Turlarımız NİCEA (İZNİK) TURU

iznik_turu.png

NİCEA (İZNİK) TURU

3000.TL

İZNİK HAREKETLİ

ÖZEL TUR


Genel Tur Uyarıları

  • Tur ücreti “Kişi Başı” olarak sunulmaktadır.Tur ve aktivitelerde rezervasyon zorunludur.
  • Turlar minimum kişi sayısına göre kesin hareketlidir. Acente turu %100 geri ödeme sözüyle iptal etme yetkisine sahiptir.
  • Tüm hakları “Niceaevents Turizm Pazarlama Hiz.Tic.San.Ltd.Şti. Acentesi”ne saklıdır.Tur/Aktivite fiyatları hiçbir sebeple hiçbir afişe alanda(web sitesi & Sosyal medyada)paylaşılamaz.


Nicea Turu (İznik Turu)

3 Saat

Gezilecek Tarihi Yerler (Rehber Eşliğinde)

(Çini Fırınları – Ayasofya (Orhan Camii) – Süleyman Paşa Medresesi (Osmanlı’nın ilk Medresesi) - Yeşil Cami - İznik Müzesi (Türk İslam Eserleri Müzesi) - Lefke Kapı – Çini Workshop - Çini Müzesi - İznik Arkeoloji Müzesi) Çini ve Zeytinyağı Alışverişi

Surlar ve Sırlarla Dolu Bir Tarih Sizi Bekliyor...

İznik (Nicea) Tarihi Kültür Turu Detaylı Bilgi

İlk ekümenik konsil, M.S. 325 tarihinde 218 piskoposun katılımıyla İznik Ayasofya’da yapılmış ve Hristiyanlık dinine hayat veren ve "İznik Yasaları" adıyla bilinen 20 maddelik karar Senatüs Sarayında alınmıştır.

Her dönem organize ettiğimiz İznik tarihi turu ile 2500 yıllık yıkılmamış surları, kentin içindeki ve dışındaki tarihi yapıları yakından inceleyebilirsiniz. Rehber eşliğindeki turumuzda merak uyandıran sırlar ile tüm medeniyetler için çok önemli kalıntılara rastlayabilirsiniz.

Gezilecek (Tarihi) Yerler

İznik Ayasofya (Orhan Camii) : İki ana caddenin kesiştiği yerde, kentin tam ortasındadır. Bizans dönemi eseridir ve tahminen 11. yüzyıldaki depremden sonra yenilenmiştir. 1331 yılında Orhan Gazi Camii adını almıştır. Deprem ve yangınlarda tahribe uğramıştır. XVI. yüzyılda Mimar Sinan tarafından büyük ölçüde değişikliğe uğratılmış ve yenilenmiştir.

Çini Fırınları : Çini Fırınlarının tarihçesine, Çini Fırınları kazısı tarihimizde ilk olarak 1963 yılında başlanmış, 1963 – 1969 yılları arasında yapılan çalışmalarda, ”Milet İşi, Şam İşi, Haliç İşi, Rodos İşi gibi isimlerle tanımlanmaya çalışan Osmanlı seramik ve çinilerinin” asıl ve önemli üretim merkezinin İznik olduğu, yapılan kazılar sonucu elde edilen fırın kalıntıları, pişirim malzemeleri, yarı mamul parçalar, deforme ve yanık parçalar sayesinde bilim çevrelerine kanıtlanmıştır. Böylelikle Osmanlının çini ve seramik merkezinin kesinlik kazanamamış üretim yeri konusunda çözüme kavuşmuş olmuştur.

Kazı çalışmalarının başka bölgelere kayması ile ara verilen İznik Kazılarına, 1981 yılında “İznik Çini Fırınları Kazısı” ile tekrar başlanmış ve halen devam etmektedir. Bu çalışmalar sonucunda şimdiye kadar dört fırın kalıntısı ortaya çıkarılmış ve korunma altına alınmıştır.1984 yılında düzenli kazıya alınan bölgede 4. yüzyıldan kalma bir yapı kalıntısı ile 15. ve 17. yüzyıllar arasında çalışmış Osmanlı seramik ve çini fırınları bulunmaktadır. Yapılan kazılar sonucu çıkarılan ürünler İznik Müzesinde sergilenmekte ve fotoğraflarda göreceğiniz gibi açık hava müzesi olarak teşhir edilmektedir. Bu çalışmalar İstanbul Üniversitesi tarafından yürütülmektedir.

Hacı Özbek Cami: İznik'te inşa edilen ilk Osmanlı camisidir. Üstü 8 metre çapında kiremit kaplı bir kubbe ile örtülüdür. 1333 yılında inşa edilmiştir.

Lefke Kapı ve İstanbul Kapı (İznik Surları): İznik'in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar 4970 metre uzunluğundadır. İznik'in iki ana caddesinin kesiştiği noktadan bakıldığında, dört ana kapı görünür. Hellenistik dönemde inşa edilmeye başlanan surlar, Roma ve Bizans dönemlerindeki yeni ilavelerle günümüzdeki şeklini almıştır. Kentin dört ana kapısından günümüze Lefke Kapı ile İstanbul Kapı sağlam ulaşabilmiştir. Yenişehir Kapı kısmen, Göl Kapı tamamen yıkıktır. İstanbul Kapıda tiyatrodan getirilen masklar bulunmaktadır, İstanbul ve Lefke kapısında mermer kabartma friz parçalarının da kullanıldığı görülmektedir. Şehrin İstanbul’a açılan yol ayrımı yönündeki kapısı olan İstanbul Kapısı ise şehrin kuzey kapısı. Aslında bu kapıları tek bir kapı olarak değil iç içe 3 geçiş olarak düşünmek daha doğru olur. Bunun nedeni elbette ki daha güçlü bir kale savunması. İki kapıda da Eski Yunanca yazılmış yazılar, Yunan Mitolojisi’nden çeşitli sahneler ve Roma zafer takı formu göze çarpıyor. Çünkü zamanında savaşlarda zarar gören surları onarmak için malzeme gereksiniminden antik tiyatrodan sökülen taşlar surların yapımında kullanılmış. İstanbul Kapı’da bulunan Medusa’yı andıran maskların şehri kötü ruhlardan koruduğuna inanılıyormuş.

İznik Müzesi (Yeni adı : İslami Eserler Müzesi): 1960 yılında ziyarete açılan İznik Müzesi, Sultan I. Murat tarafından 1388’de annesi Nilüfer Hatun adına inşa ettirilen İmarethane içerisinde yer alıyor. Cumhuriyet döneminde farklı ihtiyaçlar için depo olarak faydalanılan tarihi yapı, müzenin açılmasıyla birlikte ilçenin çevresindeki alanlardan toplanan arkeolojik eserlerin sergilenmesi için kullanılmaya başlanmış. Kültürel tesisin bahçesi Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalma lahitlere, mezar taşlarına ve kabartmalara; iç kısmındaki ara mekânsa Ilıpınar Höyüğü’nden çıkartılan eserlere ayrılmış. Müzeyi ziyaretinizde ayrıca bölgenin simgesi haline gelen seramik ve çini örneklerini de inceleyebilirsiniz.

Roma Tiyatrosu: İznik Antik Tiyatrosu göl kıyısı ile Yenişehir Kapı arasında geniş bir alana inşa edilmiştir. Tiyatro, İmparator Traianus döneminde Bithynia prokonsülü (valisi) Plinius'un çabalarıyla 111-112 yıllarında yapılmıştır. Tiyatro, XIII. yüzyılda toplu mezarlığa dönüştürülmüştür. Daha sonraki yıllarda içinde kilise, saray ve Osmanlı seramik atölyeleri ve çini fırınları yapıldığı, yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılmıştır.

Dikilitaş (Obelisk): Kentin kuzeyinde bağlar arasında yükselen bu mezar anıtı, eski Roma yolu (ipek yolu) üzerindedir. Beştaş, Nişantaşı, ve Dikilitaş adları ile de bilinmektedir. Üzerindeki Yunanca kitabeden I. yüzyılda C. Cassius Philiscus'a ait olduğu anlaşılmaktadır. Anıtın tepesindeki altıncı taşın üzerinde bir kartal veya zafer tanrıçası Nike'nin heykeli olduğu sanılmaktadır. Anıtın bir yönünde ise Philiscus'un heykeli olduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır. Mezar anıtı 12 metre yüksekliktedir.

Bazilika (Erken Hristiyanlıkta Toplanma Yeri): Aziz Neophytos adına yapılan bazilikanın, İznik Gölü’nün sularına M.S. 740 yılındaki depremle gömüldüğü tahmin ediliyor. Antik kaynaklar, azizin naaşının sonraki yıllarda başka bir kiliseye taşındığını yazıyor. Nitekim, sualtı fotoğrafları bazilikanın mezarlarından birinin kapağının açık olduğunu gösteriyor. İmparator Konstantin ve onu takip eden imparatorlar zamanında Kutsal Topraklar dahil olmak üzere bu tip yapılar hızla artarak yaygınlaşmıştır. Günümüzde İsrail’de bulunan Magen’deki kompleksin merkezinde yer alan bazilika da İznik’te bulunan bu yapı ile ortak özellikler taşır.

Yeşil Cami: İznik'in sembolü olan Yeşil Cami, adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden almıştır. Caminin yapımını Çandarlı Hayreddin Paşa 1378 yılında başlatmış, fakat ölümü üzerine oğlu Ali Paşa 1391'de tamamlatmıştır. Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerindendir. Eşsiz minaresi caminin sağ köşesindedir. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle zigzaglı mozaik tekniğiyle bezenmiştir. Selçuklu minare geleneğinin ilk dönem Osmanlı sanatına yansımasının önemli bir örneğidir.

Çini Müzesi : Dört Medeniyette Çininin Başkenti İznik; I. Murat Kültür Merkezi İznik Çini Müzesi’nde, İznik’in kurulduğu yıldan bugüne kadar ki tarihine tanıklık edecek, İznik çinisini daha yakından tanıyacaksınız. Atatürk Caddesi üzerinde, İstanbul Kapı ile Ayasofya arasında yer alan I. Murat Hamamı’nın, mimari ve süsleme özellikleri yönünden 14. yy. ikinci yarısı ile 16. yy. ilk yarısı arasında yapılmış olduğu kabul edilmektedir. 14. yüzyıl Osmanlı mimarisinin özgün özelliklerini barındıran yapı, Osmanlı döneminin ilk büyük hamamlarından biridir. 20. yüzyıla işlevini yitirerek kullanılmaz durumda ulaşan yapı 2006-2008 yıllarında yenilenmiş, yenileme çalışmaları sırasında Roma Dönemine ait, milattan sonra 2. yüzyıla tarihlenen sütunlu yolun bir kısmı açığa çıkarılmıştır. (Pazartesi Günleri Kapalı)